İlk olarak 22 Nisan 1898 yılında, Kahire'de Kürdistan gazetesi ile başlayan bir gelenek… İlk Kürtçe gazete olan Kürdistan Gazetesi'nin kurucusu Mithat Miktad Bedirxan'dır. Bu yüzden 22 Nisan Kürtler için bir başlangıçtır. 1908 de Mithad Bedirxan, gazetenin İstanbul'da yayınlanmasını istemiş ve meşrutiyetin ilanı ile İstanbul'da çeşitli Kürtçe gazete ve dergiler yayınlanmış, ancak cumhuriyetin kurulması ile Kürtleri inkar politikası ve baskılardan dolayı Kürt aydınları ülkeyi terk edip çalışmalarını yurt dışında sürdürmüşlerdir.
Türkiye'de ise 1940'lara kadar Kürt ayaklanmaları şiddetle bastırılmış, bu nedenle Kürtler adına bir basın faaliyeti gerçekleşememiştir. 1940'lı yılların sonlarına doğru Musa Anter, Edip Karahan, Yaşar Kaya gibi şahsiyetler, Dicle Kaynağı, Dicle Fırat, Deng ve Yurt gibi gazete ve dergiler çıkarmışlar fakat yoğun baskılardan dolayı bu yayın organlarının çalışanları tutuklanmış ve yayın hayatları da uzun sürmemiştir. 1980 darbesinden sonra Kürt kimlikli yayın organları yeniden yayın hayatlarına başlamışlardır. Kürt özgürlük hareketinin 1990'lı yılların başlarında bir halk hareketine dönüşmesi, aydınlanma faaliyetlerinin yoğunlaşmasını da beraberinde getirmiştir. Kürt basın yayın tarihinde , Halk Gerçeği, Yeni Halk Gerçeği ve Yeni ülke ile başlayan gelenek önemli bir yer edinmiş ve çok dilli bir yayın politikası uygulanmıştır. Gazetelerin yanı sıra, tarih, edebiyat, siyaset, kültür sanat, kadın ve gençlik yayınları da yerini almıştır. Günümüze kadar yüzlerce değişik isim ile yayın hayatına devam eden Kürt basını aynı zamanda 115 yıllık zorlu tarihin de belgeleridir.
Kürt basını, ölümlerle, yasaklarla, sansürlerle, cesedi bulunamayan gazetecilerle, ölüm kuyularına, Fırat nehrine atılan gencecik insanların bedenleriyle ve vahşetlerle dolu 115 yılı geride bıraktı. Kürt basını çalışanları, hatta bu gazetelerin okuru olan yüzlerce masum insan tutuklanmış, işkence görmüş ve vahşice katledilmiştir. Gazete binaları, ofisleri hatta evleri bombalanmış fakat en ağır baskı ve zorluklara rağmen yayın hayatlarını günümüze kadar kesintisiz sürdürmüşlerdir.
Bu süre zarfında Kürt basını en çok baskıyı çatışmalı ortamın yoğunlaştığı 1990'lı yıllarda yaşamış, bu yıllar karanlık güçlerin en çok devrede olduğu yıllar olmuştur. Karanlık güçler başta Apê Musa (Musa Anter), Hüseyin Deniz, Ferhat Tepe ve Yahya Orhan olmak üzere şimdiye kadar onlarca Kürt gazeteciyi katletmişlerdir. Cinayetlerin yanı sıra binlerce tutuklama 30'a yakın gazetenin kapatılması, gazeteler hakkında açılan binlerce dava, yüzlerce dergi kitap vb. yayın organının yasaklanması, Kürt basınında yeni bir arayışın başlamasına da yol açmıştır. Baskılardan dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kalan Kürtler yurt dışında da aktif basın çalışmalarına devam etmişlerdir.
115 yılı geride bırakan Kürt basını, başta Roj Tv olmak üzere uluslararası yayın yapan tv kanalları, radyolar, internet siteleri, birçok ülkede yayın yapan gazeteler, dergiler vb. yüzlerce yayın organı ile Mithat Bedirxan'ın geleneğini sürdürmeye devam ediyorlar. Fakat Kürt basını Türkiye'nin baskı ve tehditleri ile yayın yaptığı dünyanın birçok ülkesinde de baskılara maruz kalmaktadır. Türkiye'de ise değişen bir şey yok. Hala gazete dağıtanlar faili meçhul cinayetlere kurban gidiyor; gazete çalışanlarına ırkçı saldırılar gerçekleştiriliyor; gazeteler kapatılıyor. Azadiya Welat Gazetesi yazı işleri müdürü Vedat Kurşun'a verilen 166 yıl 6 ay ceza örneğinin ardından, geçtiğimiz yıl 'KCK' adı altında yapılan operasyonlarla 36'sı tutuklu 44 kişi şahsında Kürt basını yargılanıyor.