"Size hatıra ediyorum bu cansız hayalimi." Yirmi yaşında bir asker olan babam, ailesine gönderdiği her fotoğrafın arkasına bu notu iliştirmişti. Ölümün ne zaman uğrayacağının belirsizliği, onu kendisini hatıralarda var etmeye zorluyor olmalıydı.Babamı kaybettiğimde dokuz yaşındaydım. Onun ölümünden önce sıklıkla gittiğim köyüm, en büyük bağlantım olan babamın yitmesiyle bana yabancılaştı ve uzaklaştı. Eskiden kalan fotoğraflarına her baktığımda, bildiğim babamdan farklı bu adamı tanımak istedim.Geçmişini öğrenmek, arkadaşlarını bulmak, hafızalardaki ve hatıralardaki varlığına dair hikayeleri dinlemek ve köyde onunla yaşadığım anılarımla yeniden bağlantı kurmak için yola çıktım.Köyde geçirdiğim vakit içinde çocukluğum hiç peşimi bırakmadı. Bu nedenle bir köyü oluğu gibi anlatmayı seçmedim. Anılarımla varlık bulan bir mekanı canlandırmayı tercih ettim. Bu duygu ile hareket eden bakışım, değdiği herşeyi anıların mizanseni ile canlanan görüntülere dönüştürdü.Babamın fotoğraf için kullandığı ifadeyle bu "cansız hayaller"de bulduğumuz geçmişi ve şimdiyi birleştiren canlılığa sanırım hatırlamak diyoruz.