Satın alırken ne koşullarda, ne zorluklarla üretildiğinden habersiz olduğumuz odun kömürünün, tarihin karanlık çağlarında insanlığı örslerde dövülen demire, günlük yaşam ile kutsal dünya arasında şekillenen tunç yontulara kavuşturan ateşin kaynağı olduğunu kaçımız biliyoruz acaba? Tek başına yandığında yeterli ısı oluşturmayan odunun yerini odun kömürünün almasıyla bakır ve kalay eritilerek tunca dönüştürülmüş, demir işlenebilmiş, pek çok el aletlerinin yapımı bu sayede mümkün olabilmişti. Büyük zorluklarla üretilen ve çoğumuzun sadece mangalda ızgara yapmak istediğinde aklına gelen odun kömürünün, Anadolu'nun gerek savunmasında, gerekse istilasında, bakır, tunç ve demir üretimini mümkün kıldığı için tarih sahnesindeki rolü son derece önemliydi. Nemrut Dağı çevresinde bulunan, özellikle Kâhta Çayı boyunda, tarihte Arsemia (Adıyaman) olarak anılan bölgede Komagene Krallığı'na ait cüruf kalıntıları ve odun kömürü üretim alanları bunun ispatı gibidir.Sonsuz bir değişim içerisinde kültürleri, toplumları, insanları harmanlayan Anadolu'da halen üretilen odun kömürünün işlenişi tarihin ilk dönemlerinden beri hiç farklılaşmadıysa da günümüzde kullanım alanları ve tüketimi giderek azalmaya başladı.Bugün İstanbul'da, Çatalca ve Şile'nin orman köylerinde yaşayan bölge insanlarının çoğu dededen babadan gelen ve ellerinde kalan son meslek olan odun kömürü üreticiliğine devam ediyor.Orman bölge müdürlükleri her sene köy hudutlarındaki ormanlık alanda kesim yapabilecekleri bölgeyi belirliyor. Köy muhtarları da hane ve hane halkı sayısına göre kesim bölgelerini paylaştırıyor. Bu kesim alanlarına bölge halkı "makta" diyor. Geçmişte tümüyle kesilen bu alanlardaki ağaçların, son yıllarda seyreltme yöntemiyle kesilmesine izin veriliyor. Ormanların daha sağlıklı büyüyebilmesi için uygulanan bu yöntem, bölge halkı için daha az odun anlamına geliyor, temel geçim kaynakları giderek daralıyor. Birçok aile bu yüzden odun kömürü üreticiliğini yavaş yavaş bırakmaya hazırlanıyor.Çok iyi kömürleştiği ve sert olduğu için kömür yapımında çoğunlukla meşe ağacı tercih ediliyor ve bu kömürler mangal kömürü olarak satılıyor. Gökçeağaç'tan imal edilen odun kömürü ise nargilelerde kullanılıyor.Odun kömürü üretimi için kurulan, üzeri toprakla örtülü ocağa "torluk" adı veriliyor. Torluklar kurulurken, ortasından 30 cm mesafede olmak üzere 3-4 sırık dikiliyor ve torluktan daha yüksek olan bu sırıklar, yanma aşamasında baca görevi görüyor. Baca içerisine kolayca yanabilen talaş, yonga, çalı çırpı dolduruluyor. Baca etrafınaysa, havalanmayı sağlamak amacıyla, ince çaplı veya yarılmış kuru haldeki odunlar altlık olarak yerleştiriliyor. Daha sonra kömür haline getirilecek odunlar çepeçevre diklemesine istif ediliyor. Çevreye doğru gidildikçe odunların çapı giderek inceliyor.Kömürleştirme esnasında havayla doğrudan teması kesmek üzere istifin üzeri bir örtüyle kaplanıyor. Bu örtü bazen orman içinden toplanan gazel denilen kurumuş yapraklardan ya da samandan yapılıyor. Ardından, ıslatılmış kömür tozu ve topraktan oluşan ikinci bir örtü ile hava almayacak şekilde sıvanıyor. İç kısımda, torluğun ilk kuruluş aşamasında hazırlanan tutuşturma kanalından yararlanarak baca içerisindeki talaş, yonga, çalı-çırpı gibi tutuşturucu maddeler üstten ve alttan yakılıyor.Torluğun yakma işlemine sabahın erken saatlerinde, ve mutlaka rüzgarsız bir havada başlanıyor. Torluk içerisindeki ateş, üstten yanlara ve aşağıya doğru yelpaze biçiminde yayılıyor. Ateşin ilerlemesini kontrol altında tutmak için torluğun toprak örtüsü üst kısımlarından başlanarak deliniyor. Bu deliklerden ilk önce su buharı çıkıyor, daha sonra ise sarı renkte bir duman yükseliyor. En sonunda karbonmonoksitten ibaret mavi renk meydana geliyor ve bu kömürleşmede sona yaklaşılmış olduğunu gösteriyor. Bundan sonra delikler tıkanıyor. Torluğun dip kısmına açılan deliklerden beyaz duman çıktığı görüldüğü zaman kömürleşmenin sona erdiği anlaşılıyor. Ve torluk birkaç gün soğumaya bırakılıyor.Soğuyan torluk açılınca ilk olarak "elleme" adı verilen, bütünlüğü bozulmamış odun kömürleri daha değerli oldukları için diğerlerinden ayrılıp, istifleniyor. Odun kömürlerinin çıkarma işlemi bittiğinde çoğu zaman en alt kısımlarda yarı yanmış odun parçaları kalıyor. Bunlara da marsık deniyor. En son işlem bittikten sonra bu yanmamış olan marsıklar toplanıyor, daha önce yapılandan daha küçük bir torluk kuyusu oluşturulup ve tekrar ateşe veriliyor. Buradan çıkan odun kömürünü köylüler genellikle kendi ihtiyaçları için kullanıyor.