Bergama halkının siyanürlü altına karşı mücadelesinde elde ettiği yeni hukuki başarı, Kozak Yukarıbey Köyü'nde ‘kurtuluş lokması' döktürülerek kutlandı.
Bergama Çevre Platformu'nun öncülüğünde Ovacık Altın Madeni'ne karşı sürdürülen hukuk mücadelesinde İzmir 6. İdare Mahkemesi'nin 3 Temmuz'da aldığı yürütmeyi durdurma kararı altın madeninin tehdidi altındaki köylerde ve Bergama'da sevinçle karşılandı.
Bergama Çevre Platformu'nun yanı sıra, Burhaniye Çevre Platformu, Edremit Çevre Platformu ve Ege Çevre Platformu temsilcileri karar sonrasında Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç ile birlikte Yukarıbey Köyü'nde muhtarlar ve köy sakinleri ile buluştu. Siyanürlü altın madeninden kurtuluş lokmalarının ikramından sonra, bölgede devam eden doğa ve insan hayatı için büyük tehlike barındıran madencilik faaliyetlerine karşı yürütülecek demokratik mücadele yöntemleri üzerine konuşuldu.
Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç konuşmasında bölgedeki maden sorununun partiler üstü bir sorun olduğuna işaret ederek, madenlerin sebep olduğu doğa tahribatının ve insan sağlığı üzerindeki ölümcül tehlikenin parti ayırt etmeksizin herkesi tehdit ettiğini söyledi.
Bergama Çevre Platformu adına basın açıklaması yapan Erol Engel ise, mahkemenin gerekçeli kararındaki "… bilirkişi raporu ile ÇED raporunun içinde verilen fauna listelerinin ciddi eksiklikler barındırdığı, bazı fauna türlerine ilişkin verilen bilgilerin hatalı ve yetersiz olduğu, flora yönünden keşif günü belirlenen tür sayısının ÇED raporundan fazla olduğu, 2009/7 sayılı genelge uyarınca hazırlanan ÇED raporunun yetersiz olduğundan işlemin hukuka aykırı olduğu saptanan dava işleminin uygulanmaya devam edilmesi hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacağı ve telafisi güç zararlara neden olacağı, işlemin yürütmesinin durdurulmaması halinde, hukuka aykırı bulunan işlemin etki alanına bağlı olarak meydana gelmesi muhakkak, zararların işlemin uygulanmaya devam etmesi ile artacağı…" yönündeki tespitlerin önemine dikkat çekti.
Bergama'da 1997 yılından bu yana hukuk devleti ilkesinin yok sayıldığını söyleyen Engel, "Ovacık'ta cevherin bitmesine ve yargı kararlarına rağmen madenin çalıştırılmasında inat edilmektedir. Ovacık'taki bu ısrar Kozak yaylasını da tehdit etmektedir. Koza Altın şirketi cevheri en yakın yerden almak için gözünü Kozak yaylasına dikmiştir. Kozak'ın eteklerindeki Çukuralan köyündeki işletmelerinde binlerce ağacı kestikleri yetmiyormuş gibi üçüncü kez kapasite arttırımına gidilirken 4620 tane daha kızıl çam keseceklerdir. Bugünlerde Aşağıbey ve Kaplan köylerimizin fıstık çamlarının olduğu bölgede de sondaj faaliyetlerine yönelmişlerdir. Diğer taraftan şirket, Kapukaya-Yerli Tahtacı bölgesindeki başvurularından da Mayıs ayında ÇED olumlu raporu almış olup her an orada da doğamızı katletmeye başlamayı planlamaktadır. Kapukaya'dan sonra sıra Yukarıbey köyümüzün Gelintepe mevkiine gelecektir. Tehlike sadece bunlarla sınırlı değildir. TÜMAD madencilik de İvrindi tarafından Çamavlu ve Kıranlı köylerimizin sınırına ‘siyanür atık barajı' inşaatına başlamıştır. Burhaniye tarafından da Güneşli ve Çamavlu köylerimizin komşu köyü Korucuklu'da da altın madeni aylardır faaliyetini sürdürmektedir.
Kozak Yaylası bunları hak etmiyor. Dünyanın en nadir endemik türlerini barındıran ve çamfıstığının ana vatanı olan Kozak'taki bu talana ‘Dur!' demek için buradayız. Gün; yıllar yılı dededen toruna bizleri besleyip bize yurt olan Kozak Yaylamıza sahip çıkma günüdür. İçtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın, yediğimiz ekmeğin hakkını verme günüdür. Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak çin buradayız, onlarsa Kozak'taki hayatımızı karartmak için!
Buradan İzmir Valiliği'ne ve Çevre Bakanlığı'na sesleniyoruz: Yeter artık! Mahkeme kararını uygulayın ve Ovacık Altın Madeni'ni mühürleyin. Bugün bir kez daha Bergama'dan Cumhurbaşkanı'na sesleniyoruz: Ya altın madenini kapatın ya da mahkemeleri!"